Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
İtiraflarım! (2)
Birkaç gün sonra akÅŸamüstü Emine’nin evinde oturuyordum. Beraber çay içip sohbet ediyorduk. Kapı çalındı. Gelen Tahir’di. “Nasılsın Rabia Abla? İyi misin?” dedi. Ben de, “SaÄŸ ol evladım, iyiyim, sen nasılsın?” dedim. “Çok heyecanlıyım, baba olacağım!” diye karşılık verdi. “Allah tamamına erdirsin!” dedim nazikçe. ÇocuÄŸu olacağı için çok sevinçliydi.
“Ben artık kalkayım!” dediÄŸimde ikisi birden “Olmaz abla, otur beraber yemek yiyelim!” dediler. “Çocuklar bekler beni!” dediÄŸimdeyse, Tahir, “Hepsi eÅŸek kadar, biraz da kendine bak, onlar bakarlar başının çaresine, hem isteyen olursa buyursunlar, soframızda herkese yer var!” dedi. Bir ÅŸey diyemedim bu durumda. Emine ve Tahir masayı hazırlarken ben de yardım ettim. Ardından beraber masaya oturduk.
Bir ara Emine’ye tuzluÄŸu uzatmasını söyledim ama kızcağız beni duymadı. Tahir hemen tuzluÄŸu uzatıp, “Al abla!” dedi, uzatırken elim onun eline deÄŸdi, bir saniye kadar kaldı öyle, gözlerime bakıp gülümsedi. Benimse içim bir hoÅŸ olmuÅŸtu. Onu düşünerek kendimi tatmin ettiÄŸim genç adam bana dokunmuÅŸtu. Hafifçe kızardığımı fark ettim, çok utanmıştım. Yemekten sonra Emine çay yaptı, çayımızı içtik. Çaydan sonra, “Ben artık kalkayım!” dediÄŸimde, “Nasıl istersen!” diyerek beni kırmadılar…
BaÅŸka bir akÅŸam kapım çalındı. Açtım, karşımda Tahir’i gördüm. TelaÅŸla, “Abla Emine biraz rahatsızlandı, bir bakabilir misin?” dedi. “Tabii evladım!” deyip evlerine geçtim. Emine yatakta yatıyordu, biraz ateÅŸi vardı, biraz da öksürüyordu. Hamile olduÄŸu için ilaç vermek istemedim. Tahir’e dönüp evde ıhlamur olup olmadığını sordum. “Bilmiyorum abla, sen bak istersen!” dedi.
MutfaÄŸa geçtim, eÄŸilmiÅŸ dolapları karıştırırken Tahir de geldi. “Abla ÅŸurada bir ÅŸeyler olacaktı!” deyip çekmeceleri açtı. O sırada tam yanımdaydı, sıcak nefesini hissedebiliyordum. Elini bir anda elime attı. Ben hemen çektim. Çok utandı, bir ÅŸey demeden çıktı. Ben de çok utanmıştım. Yoksa bu çocuk da benden mi hoÅŸlanıyordu? Aman Yarabbim, böyle bir ÅŸey nasıl olabilirdi? Benim onun hakkında düşündüklerim hep hayal olarak kalacak ÅŸeylerken, o benimle ilgili hisler besliyor ve bunu gerçeÄŸe dönüştürüyordu bana dokunarak.
Ihlamuru kaynattım, Tahir’in yüzüne bile bakmadan Emine’ye içirmesini söyleyip evime geçtim. “Bu nasıl olabilir?” diye kendi kendime soruyordum. Emine gebeydi ve Tahir onunla sikiÅŸmiyordu. Yani aslında Emine sikiÅŸmek istiyor, ama Tahir istemiyordu. Galiba amsızlık Tahir’in başına vurmuÅŸtu. Beni görünce, “Abla, abla!” diyen adamın bana bir kadın olarak baktığını görüyordum. TuzluÄŸu uzatırken elimi tutması, bakışları, mutfaktaki dokunuÅŸu… Demek ki bunların hepsi bu nedenleymiÅŸ diye düşündüm. Bu ÅŸekilde içim içimi yiyordu… Ama sonra belki de ben biraz büyütüyorum diye düşündüm, günahını almayayım çocuÄŸun dedim…
Bir zaman sonra kaynanam ve eltilerimle beraber Emine’ye oturmaya gittik. Kızcağız üzgün görünüyordu. Neyin var desek de, “Yok bir ÅŸeyim!” deyip kestirip atıyordu. Yalnız gözünün kenarında hafif bir morluk olduÄŸu belliydi. Türbanı ile kapatmak istese de tam kapatamıyordu. Yaptığı makyaj da morluÄŸu kapatmaya yetmemiÅŸti. Meselenin ne olduÄŸunu anlamıştık, Tahir Emine’yi dövmüştü. Hepimiz Tahir için, “Elleri kırılsın!” desek de bu onların iç meselesiydi sonuçta.
Lafı gediÄŸine yine her zamanki densizliÄŸiyle kaynanam koydu: “Kızım bu sonuçta senin kocandır. Siker de döver de. Bak bize, içimizde kocasından dayak yemeyen var mı? Benim oÄŸullarım bu karılarını dövmüyor mu sanıyorsun? Dövüyor, ama o kadarı olur. Onlar sonuçta evimizin direÄŸidir. BoÅŸ ver unut gitsin. Güldür, dikenine katlanacaksın. Sikerken iyi de döverken mi kötü? Åžimdi sen gebesin, o da seni sikemiyor ya, bundandır kızgınlığı…”
Emine bu sözler karşısında çok utanmıştı. Ben de böyle laflardan hiç hoşlanmasam da kaynanam olduğu için bir şey diyemiyordum. Eltilerim ise bu sözlere gülerek karşılık verdiler. Gerçi eltiler olarak bazen böyle açık saçık konuşurduk aramızda. Çok üstünde durmadım o yüzden.
Yine bir akÅŸamüstü Emine’ye uÄŸrayayım dedim. Beni içeri buyur etti. Tahir’in gece mesaiye kaldığını ve yatak odasında uyuduÄŸunu söyledi. “Ben rahatsız etmeyeyim!” desem de bırakmadı. İçeri geçtik, tatlı ikram etti. Tahir’le aralarının düzeldiÄŸini söyledi. Çok sevinmiÅŸtim. Derken, “Tuvalete gitmem lazım, ben eve geçeyim!” dediÄŸimde, “Abla Allah aÅŸkına, bunun için eve mi geçeceksin, git burada!” diye karşılık verdi. “SaÄŸ ol canım, ama büyük tuvaletim geldi!” dedim utanarak. Ama Emine, “Abla büyük küçük, ne fark eder, git burada, kendi evin gibi kullan, utanma!” diyerek gülünce, “İyi tamam!” deyip banyonun yolunu tuttum.
Banyo arka tarafta yatak odasının tam karşısında kalıyordu. Aralık olan kapıdan yatakta yatan Tahir’i gördüm. Sırtüstü yatmıştı. Üzerinde dizlerinin üstüne gelen gri bir ÅŸort ve atlet vardı. Åžortunun üzerindeki kabarıklığı kolayca gördüm. Yatarken yarağı sertleÅŸmiÅŸti. Rahmetli kocamın da çoÄŸu zaman uykusunda yarağının sertleÅŸtiÄŸini bildiÄŸim için garipsemedim bunu, ama utancımdan kızardım.
Banyoya geçtim. Kapının kolu bozulduğu için kasaya çaktıkları küçük bir çivi ve çengelle kapanıyordu. Ben de o şekilde kapattım. Eteğimi kaldırıp külotumu indirdim, klozete oturdum. Öğlen yediğim nohuttan dolayı içimde biriken gaz birden yoğun bir sesle çıkınca utancımdan ne yapacağımı şaşırdım. İçimden (Keşke eve gitseydim!) dedim ama artık iş işten geçmişti. Hemen karşı odada yatan Tahir acaba bu sesi duymuş mudur diye düşünmeden edemedim.
Aklıma Tahir gelince ÅŸortunun altında kabaran erkekliÄŸi de geliverdi kendiliÄŸinden. Onunla sikmiÅŸti Emine’yi onca zaman. Onunla gebe bırakmıştı. Bir taraftan tuvaletimi yapıp bir taraftan onu düşünüyordum. Aklım gidip geliyordu. Ne kadar ayıp ne kadar günah olduÄŸunu bilsem de kendime, nefsime hakim olamıyordum.
Banyonun kapısı klozetin tam karşısında kalıyordu. Kapının üst kısmı buzlu camdı, arkasında bir hareket olduÄŸunu sezdim, bir gölge geçer gibi oldu. Acaba Emine’mi geçmiÅŸti kapının önünden? Tuvaletimi yapmış kalkacakken kapının anahtar deliÄŸinde bir hareket gördüm bu kez. Anahtar deliÄŸinden yansıyan ışık kaybolduÄŸunda aklım başımdan gidecek gibi oldu. Kapının arkasındakinin Tahir olduÄŸunu anladım. Beni gözetliyor, daha doÄŸrusu röntgenliyordu. Elim ayağım titremeye baÅŸladı. Yerimden kalkamıyordum. Belden aÅŸağım çıplaktı.
Birkaç kez öksürdüğümde anahtar deliÄŸindeki göz kayboldu, ışık yeniden yansımaya baÅŸladığında rahatladım. Hemen kalktım. Sifonu çekip ellerimi yıkadım. Üstümü başımı düzelttikten sonra çıktım banyodan. Yatak odasının kapısı yine aralıktı ama aralık daralmıştı. Bu da Tahir’in beni izlediÄŸinin kanıtlarından biriydi. Serçe parmağım kadar olan aralıktan baktığımda Tahir’in gözleri kapalı halde elini ÅŸortunun içine sokmuÅŸ yarağını okÅŸadığını görünce kıpkırmızı oldum. Emine’ye teÅŸekkür edip evime geçtim. Çok utanmıştım. Artık Emine’ye gitmemeye karar verdim.
Ertesi akÅŸam yan daireden bağırma çağırma sesleri geldi. Ama onların kendi iÅŸidir deyip karışmadık. Sabah erkenden Emine geldi. AÄŸlıyordu. Yüzünde yine ÅŸiÅŸlik ve morarma vardı. Israrlı sorularıma hıçkırarak aÄŸladığından cevap veremiyordu. “Aranızda bir ÅŸey mi oldu? Anlat kızım, belki bir çaresini buluruz!” diyordum sürekli. Sonunda aÄŸlamaları azalınca konuÅŸmaya baÅŸladı. KonuÅŸtukça kızarıyordu. O anlattıkça benim de hayretten aÄŸzım açık kalıyordu.
Emine, Tahir’in kendisiyle iliÅŸkiye giremediÄŸi için çok sinirli ve kızgın biri olup çıktığını, her ÅŸeye çok çabuk öfkelendiÄŸini söyledi. Sonra dün akÅŸam Tahir’in, “Madem gebesin ve önden seninle olamıyorum, o zaman seni arkadan yapacam!” dediÄŸini ve üzerine saldırdığını söyledi. “Arka ne kızım?” deyince Emine daha da kızarıp fısıltılı bir sesle, “Åžey iÅŸte abla, anla yani, arkamdan, götümden!” dedi. Elimi aÄŸzıma götürüp “Hiiii!” deyiverdim. “Vay alçak, namussuz herif; bunu da mı yaptı sana?” dediÄŸimde, Emine, yapamadığını kendisinin karşılık verdiÄŸini, bunun üzerine kendisine vurmaya baÅŸladığını, ama gebe olduÄŸu için de fazla dövmeden bıraktığını söyledi.
Tahir o akÅŸam dışarı çıkmış ve eve dönmemiÅŸti. GösterdiÄŸim tepkiye raÄŸmen ben de rahmetli kocamla birkaç kez ‘Götten’ iliÅŸk**e bulunmuÅŸtum zamanında. Daha doÄŸrusu denemelerimiz olmuÅŸtu. Hatta kocamı buna ikna eden ben olmuÅŸtum. AybaÅŸlarımda ve gebe olduÄŸum dönemlerde isterse benimle ‘Götten’ iliÅŸkiye girebileceÄŸini söylemiÅŸtim. Ancak kocam dini bütün bir adam olduÄŸu için birkaç seferin ardından vazgeçmiÅŸ ve daha sonra konusu bile açılmamıştı aramızda.
Taşınmış olan ortanca kayınımın karısı Pembe ile ‘Götten’ iliÅŸkiye girdiÄŸini de kaynanam söylemiÅŸti bana. Zaten ona da söyleyen Pembe idi. Pembe dört elti içinde en tutucu ve dindar olanımızdı, ama buna raÄŸmen kocası ile ‘Götten’ iliÅŸkiye giriyordu. Bunun için bir hocadan icazet aldıklarını, doÄŸum kontrol yöntemi olarak bunu yaptıklarını söylemiÅŸti kaynanama. 5 çocuk annesi bir kadın olarak daha fazla hamile kalmamak için kocası ile ‘Götten’ iliÅŸkiye giriyordu kendi rızasıyla.
Kızcağız evliliÄŸi ile ilgili benden yardım istiyordu, ama ben ne yapabilirdim? Hem Tahir’in benimle ilgili düşünceleri ortadaydı. Aileme bunu açsam kan dökülürdü. “Kızım, iyisi mi siz konuÅŸup anlaşın aranızda, beni katmayın iÅŸinize!” dedim. Emine bozulmuÅŸtu sözlerime, ama yapacağım baÅŸka bir ÅŸey yoktu.
Kısa bir zaman sonra Emine kendi annesinde kalmak için İzmit’e gitti. Tahir evde yalnızdı. Kendi başına gidip geldiÄŸini görüyordum kapı deliÄŸinden baktığımda. Ona görünmek istemiyordum çünkü. Ancak bir Cumartesi akÅŸamı oÄŸlum Burak yanında Tahir ile geldi. “Anne, Emine yenge olmadığı için Tahir abim özlemiÅŸtir ev yemeÄŸini, onun için yanımda getirdim!” dedi. Tahir Burak’ın yanında sessizce ayakta duruyordu. Bana bakmamaya çalışıyordu tabii ben de ona.
Misafir olduÄŸu için, hele de oÄŸlumun yanında bir ÅŸey diyemedim. Beraber akÅŸam yemeÄŸi yedik. Biraz da baklava açmıştım. Burak bir tabaÄŸa baklava koydu, giderken Tahir’e, “Al abi, evde de yersin!” dedi. Tahir, “Çok teÅŸekkür ederim, tabağınızı yarın getiririm!” dedi ve evine geçti.
Ertesi gün Pazar’dı. Bizim köyün derneÄŸinin pikniÄŸi vardı. Binadakilerin hepsi o gün pikniÄŸe gitmiÅŸti. Benimse sabah uyandığımda başım fena aÄŸrıyordu. O nedenle çocuklarımın tüm ısrarlarına raÄŸmen gidemedim. O gün koca binada tek başımaydım. Ama yan dairede Tahir’in de olduÄŸunu unutmuÅŸtum. Saat 11:00 gibi kapım çalındı. Çekyatta uzanmıştım. “Kim o?” dedim. “Abla benim, Tahir!” deyince, (Allah Allah ne istiyor ÅŸimdi bu?) diye geçirdim içimden.
“Ne oldu Tahir?” diye sorunca, “Abla tabağı vereceÄŸim!” dedi. “Tamam Tahir, ben sonra alırım, biraz hastayım, kusura bakma!” dedim. “Abla, çok kısa, bir sözüm var, hemen gideceÄŸim!” dedi karşılığında. Meraklanmıştım, istemeyerek de olsa kapıyı açtım. Tahir elinde tabakla karşımdaydı. Ayıp olmasın diye içine birkaç parça meyve koymuÅŸtu. “İçeri geçebilir miyim?” dedi nazikçe, “Tabii!” dedim.
Biraz önce uzandığım çekyata oturdu. Gözlerimin içine bakarak, “Abla senden özür dilerim, Emine’yi kendi kızın gibi seversin. Ben ona biraz kötü davrandım!” deyince, “Yok oÄŸlum, siz iyi olun, anlaşın yeter!” dedim. Bunları bana niye anlatıyordu ki? Åžaşırmıştım. Tabak halen elindeydi. “Ha kusura bakma, unuttum onu!” deyip tabağı almak için elimi uzattım, o sırada aynen tuzluk olayındaki gibi elimi tuttu. Birkaç saniye boyunca da bırakmadı. “Tahir sen gitsen iyi olur!” dedim.
Sessiz kaldı önce, sonra da, “Özür dilerim!” diyerek ayaÄŸa kalktı, kapıya yöneldi. MutfaÄŸa geçip tabağı tezgaha koymuÅŸtum ki arkamdan belime sarıldı. “Ne yapıyorsun? Bırak beni!” dedimse de bırakmadı. SaÄŸ eliyle aÄŸzımı kapatıp, sol eliyle de bileÄŸime bastırmaya baÅŸladı, canım fena yanıyordu. O sırada, “Amına koyduÄŸumun kaltağı, karım senin yüzünden annesine gitti. Hep sen akıl verdin, dolduruÅŸa getirdin onu. Åžimdi senin cezanı verecem!” diyordu durmadan.
Çok korkuyordum. Tahir’in kollarının arasında çırpınıyordum, ama hiçbir ÅŸey yapamıyor, sesimi çıkaramıyordum. Tahir beni mutfaktan sürükleyerek yatak odama getirdi. Binada kimse olmadığından yardım edecek kimsem de yoktu. Çaresizce kendi başıma kurtulmaya çalışıyordum. Tahir’in aÄŸzımdaki elini ısırınca bir feryat kopardı, ama arkasından ÅŸiddetli bir tokat yüzümde patladı. Neye uÄŸradığımı ÅŸaşırmıştım. Arkasından bir ikinci tokat daha attı. Yanağımdan çıkan ses odanın içinde çınlıyordu, kulağımın zarı patladı sandım. Bu iki tokadın ardından Tahir beni yataÄŸa fırlattı.
Perdeler çekili olduÄŸundan içerisi biraz karanlıktı. Yatağın üzerine sırt üstü düştüm. “Kurban olayım, ne istiyorsun? Ben bir ÅŸey demedim karına, ben bir ÅŸey yapmadım!” dediysem de o yine, “Åžimdi sen görürsün!” diyordu. O sırada pantolonun kemerini çözdü ve çıkardı. Kemeri saÄŸ eline sıkıca sardı ve ben ne olduÄŸunu anlayamadan bana bununla vurmaya baÅŸladı. Böyle bir acıyı daha önce duymamıştım. Kocam beni kaynanamın dediÄŸi gibi bazen dövmüştü, ama böyle bir iÅŸkence yapmamıştı.
Deri kemer üzerime her seferinde daha büyük bir hınç ve ÅŸiddetle iniyordu. Bense ellerimi başıma koymuÅŸ, “Yapmaaa, yapmaaa!” diyebiliyordum sadece. Başımı koruyordum ama vücudum açıkta kalmıştı. Sırtıma, götüme, memelerime, bacaklarıma ÅŸiddetli darbeler iniyordu. Tahir ise aynı kocamın beni sikerken çıkardığına benzer ÅŸekilde bir domuz gibi homurduyordu. Bu dayak sonucu sesim gittikçe kısıldı. Gücüm kalmamıştı, Tahir ise vurdukça vuruyordu.
Sonunda o da yorgunluktan olacak ki durdu. Bense ellerim başımın üzerinde hüngür hüngür aÄŸlıyordum. Kendi yatak odamda bir adam tarafından dövülüyordum ve yardım edenim yoktu, çaresizdim. Tahir elindeki kemeri yere fırlattı ve üzerindekileri çıkardı. Tamamen çıplak kalmıştı. O sıra ellerimi başımdan çekmiÅŸ ona bakıyordum. “Ne yapıyorsun, dur, ne oluyor?” dememe raÄŸmen, Tahir önünde kabaran yarağı ile karşıma dikilmiÅŸti. Bir anda üzerime çullandı. Her halde 100 kilo civarı vardı, bense 70 kilo idim. Bir ÅŸey yapamıyordum.
Altımda kendi diktiğim uzun ve geniş krem eteğim vardı, üzerini pullarla süslemiştim. Üstüne ise mor renkli uzun kollu bluzumu giymiştim. Aslında bu bluz büyük kızımındı. Ama o gün benim üzerimdeydi. Bana biraz dar geliyordu. O nedenle vücudumu sıkıca sarmıştı. İri memelerim böylece daha da ortaya çıkmıştı. Hafif bir göbeğim vardı ve bunu da belli ediyordu. Başımda ise siyah, kenarları işlemeli türbanım vardı, kapı çalınca omuzlarımı ve memelerimi örtecek şekilde aceleyle bağlamıştım.
Başımdaki türbanımı çekip çıkardı önce. Belime inen uçlarından beyazlamış kahverengi saçlarım açığa çıkarken bir anda elini bluzuma attı ve iki eliyle cart diye yırttı. Bir hayvan gibi bluzu parçaladı ve kollarımdan çıkarıp attı. Şimdi sadece kırmızı renkli kenarları dantelli sutyenimle kalmıştım. Onu da bir hayvan gibi elleriyle koparınca memelerim kendilerini tutan set yıkılmış gibi sallandılar. Kocamın öpmeye, emmeye, yalamaya doyamadığı ve 4 çocuğumu emzirdiğim memelerim şimdi yabancı bir adamın önünde ortadaydı.
Bacaklarımla kurtulmaya çalışıyordum, ama Tahir bir heyula gibi üzerime çıkmıştı. Derken suratıma bir tokat daha vurdu. Gözlerimde şimşekler çaktı. Ben artık yarı baygın gibiydim. Olanlar karşısında çaresiz yatakta yatıyordum. Tahir türbanımla ellerimi arkadan sıkıca bağladı. Sonra etekliğimi vahşice göbek hizamdan tutup yırttı ve parçalayıp attı. Şimdi altımda kırmızı renkli, kenarları dantelli külotumla kalmıştım. Sutyen ve külotumu takım giyme gibi bir hastalığım vardı. Çıplak ve bir gün bile güneş görmemiş beyaz vücudumda kemer darbelerinin izlerini görebiliyordum.
Tahir kalçalarımı ve bacaklarımı elleriyle okÅŸamaya baÅŸladı. “Vay orospu, sende benim Emine’den daha iyi mal varmış!” dedikten sonra diÅŸlerini memelerime attı. Hayvan gibi ısırıp emmeye baÅŸladı. Kanatırcasına ısırıyordu, canım yanıyordu ama bir ÅŸey yapamıyordum. Memelerimin ön kısmı hafif kahverengi ve çay tabağı altı büyüklüğündeydi. Bu tabağın ortasında ise iki iri erik tanesi gibi meme uçlarım duruyordu ve ÅŸimdi Tahir bu erikleri dalından koparacakmışçasına ısırıyordu.
Dişlerini memelerimden çekip hafif tüylü göbeğime dilini koydu ve yalamaya başladı. Gıdıklanıyordum, çünkü böyle bir şey daha önce olmamıştı. Kocamın hiç böyle bir huyu yoktu. Duvardaki saat 11:30 idi ve çocuklarımın gelmesine daha çok vardı. Bu işkencenin bitmesi için yalvarıyordum, ama duyanım yoktu.
Tahir sonra dili ile külotumun üzerinden amımı yalamaya baÅŸladı. O sabah çocuklarım gittikten sonra duÅŸ almıştım belki baÅŸ aÄŸrım geçer diye, ama faydası olmamıştı ve o arada etek tıraşımı da olmuÅŸtum. Zaten her hafta olurdum. Yani amımda tek bir kıl tanesi bile yoktu. Amım o sabah kaymak gibiydi ve bu kaymağı tatmak Tahir’e nasip olacaktı.
Daha sonra külotumu dişleriyle kenarlarından ısırmaya başladı. Kasıklarıma dilini sürüyor, yalıyordu; bu ise tarif edemeyeceğim şekilde beni tahrik ediyordu. Bunlar benim için yeni şeylerdi. Ellerini memelerimde ve göbeğimde gezdiriyor, kasıklarımı emiyor ve yalıyordu.
Bir anda büyük bir hınçla külotumu kopardı. Küçük külot bir kağıt mendil gibi Tahir’in ellerinin arasındaydı. Külotumu kokladı, ÅŸampuan ve hafif bir parfüm koktuÄŸunu biliyordum, çünkü temiz kalmak için kasıklarıma da parfüm sıkardım. Tahir kendinden geçmiÅŸ bir haldeydi.
“Abla sende ne mal varmış be, niye sakladın onu benden?” dedi sırıtarak. “Yapma Tahir, sen de benim evladımsın, yapma, bırak tüm bunlar aramızda kalsın, kimseye söylemem, yeter artık bırak!” dedimse de, “Neyi yeter lan sürtük, senin yüzünden karım evden gitti, ben ÅŸimdi kimi sikecem o olmayınca, ha kimi, tabii ki seni!” dedi pis sırıtmalar eÅŸliÄŸinde.
AÄŸlamaya baÅŸladım. Tahir bu arada üzerimden kalktı, yarağının sertleÅŸip kalktığını gördüm. Yarağı kocamınkinden daha büyük ve kalındı. Kocam iri yarı bir adamdı, Tahir ondan uzun ve zayıf kalıyordu, ama buna raÄŸmen yarağı daha büyüktü. Eline tükürüp yarağını sıvazladı. Sonra da belimin altına bir yastık koydu. Bacaklarımı iki eliyle yana doÄŸru iyice açtı ve ayak bileklerimden tutarak kaldırdı. Åžimdi uzun beyaz bacaklarım tavana doÄŸru dikilmiÅŸti. Başımı iki yana, “Yapma, yapma!” diyerek sallıyordum, ama nafile.
Tahir kalkan yarağını iyice belirmiÅŸ tüysüz amıma bir anda soktu. “AÄŸÄŸhhh!” diyebildim; çıkardı ve tekrar soktu, tekrar, “AÄŸÄŸhhh!” diye bağırdım. Sonra yarağını amıma dibine kadar sokup çıkarmaya baÅŸladı. Her seferinde vahÅŸi bir ÅŸekilde gülüyordu, bense acı çekiyordum. Bu salatalığa veya kabaÄŸa benzemiyordu. Böylesini yememiÅŸtim. Amımın içine biber sürülmüş gibiydi. Kupkuru amım Tahir’in yarağını almakta zorlanıyordu.
Tahir bir süre sonra daha hızlı ve sert sikmeye başladı. Her bir yarak darbesiyle memelerim bir aşağı, bir yukarı löpürdüyordu. Yatak kırılacakmış gibi sallanıyordu. Acıdan kıvranıyordum. Tahir ise benim acı haykırışlarımdan daha da keyif almış gibiydi. İyice köklemeye başladı. Taşaklarına kadar amıma sokuyordu yarağını. Yanıyordum resmen acıdan.
Tahir bu kez ayaklarımı tutmayı bıraktı. Bir bacağımı altına aldı, diğerini omzuna koydu. İki bacağımı koparacakmışçasına ayırıyordu. Amım tabak gibi ortadaydı. Yarağını amıma tekrar köklemeye başladı. Bu sefer yatak başından elleriyle destek alarak amıma daha çok yükleniyordu. Yatak acayip şekilde gıcırdıyor, zangırdıyordu. Binada biri olsa giriş kapısından bile duyabilirdi. Hayatımda hiç böyle sikilmemiştim. Bir hayvan gibi ırzıma geçiliyordu. Sadece acı acı kıvranıyor, dudaklarımı ısırıyordum. Tahir ise adeta intikam alır gibi daha fazla, daha fazla zorluyordu. Amım yırtılacak gibiydi.
Kasıklarım ter içinde kalmıştı. Tahir’in yarak darbeleri kasıklarımda ÅŸiddetli ses patlamaları yapıyordu. Odanın içi ‘Åžlap ÅŸlap ÅŸlap!’ sesleri ile yankılanıyordu. Tahir’ın altında iki büklüm olmuÅŸ, can çekiÅŸiyordum resmen. BoÅŸalmaya yaklaÅŸtıkça daha hızlı sokup çıkarıyordu yarağını. Ellerimi iki yana açmış yataktan sıkıca tutunmaktan baÅŸka çarem kalmamıştı. İri memelerimin sallanışlarını seyrediyordum.
Bir zaman sonra, “AÄŸÄŸhhh, aÄŸÄŸÄŸhhh, ohhh!” diye diye amıma boÅŸaldı. Amımın içine sanki itfaiye hortumuyla su tutulmuÅŸ gibiydi. Bir dere gibi Tahir’in dölleri amımdan kasıklarıma ve yatağıma akıyordu. BoÅŸalma sonrası Tahir’in nefesi kesilir gibi olmuÅŸtu, hızlı hızlı nefes alıp veriyordu. “Rabia abla, Emine’yi o kadar siktim ama hiçbirinde ÅŸimdiki gibi zevk almadım!” dedi. Bense uÄŸradığım ÅŸok karşısında donakalmış, konuÅŸamıyordum.
Tahir üzerimden kalktı. Tuvalete gitti, iÅŸediÄŸini duydum. Yatakta aÄŸrı ve sızı içinde yatıyordum. Tahir tekrar geldi, kağıt peçete getirmiÅŸti. Yarağını, amımı ve kasıklarımı peçete ile sildi. Yatağımın üzeri ter ve döl ile dolmuÅŸtu. Yıllar sonra yatağımda tekrar sikilmiÅŸtim, ama bu kez sikicim kocam deÄŸil, hayallerimi süsleyen genç bir adam olmuÅŸtu…
[Rabia]
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32