GÜNLÜK – 17/04/2020 – ELÇİN İLE KORONA HAPSİ

Asian

GÜNLÜK – 17/04/2020 – ELÇİN İLE KORONA HAPSİ

GÜNLÜK – 17/04/2020

Yetiskinlerehikayeler diye başladığım blog hızlı bir gelişim göstermişti. Elçin ile de blog sayesinde tanışmıştım. İzmir’de yaşayan, 30lu yaşlarda, kumral, balık etli, 1.70 boylarında, bakımlı bir kadındı. Birkaç kez yüzünü gizlediği iş kıyafetleri içinde resmini göndermişti. Bir ana okulunda öğretmendi. Corona sebebiyle herkesin eve tıkıldığı pazardan sonraki günlerde yine haftasonu için sokağa çıkma yasağı olacağı belirginleşmişti. “Bu hafta sonu da tıkılı kalacaksak daha eğlenceli olmalı, ne dersin?” diye mesajını görünce biraz heyecanlanmadım değil.

“Tamam, ya sende, ya bende!” diye net bir şekilde mesajı yanıtladım. “Bu kadar hızlı mı?” diye sordu. “Telefonum xxx ” diye cevap yolladım. Birkaç dakika sonra gizli numaradan telefonum çaldı. “Efendim Ben Cenk” diye yanıtladım. “Merhaba… Ben de Elçin” diye seslendi heyecanla. “Selam. Nasılsın?” diye sordum. “Heyecanlıyım sanırım” diye gülerek yanıtladı. Biraz sohbet ettik, konu hiç cinsellik olmadı. Bir ara konu sosyal hayattaki boşluğa gelince “Tamam, kendi evinde mi rahat olursun, yoksa bana mı gelmek istersin?” diye sordum ve sustum. Birkaç saniye sessiz kaldı. “Kendi evimde daha rahat olurum sanırım” diye yanıtladı. “Tamam, o zaman bana bu gün akşama kadar konum ve saat yolla ve planımızı kesinleştirelim” diye yanıtladım. “Eğer yollamazsan başka plan yapacağım” diye ekleyince “Hınzır!” diye güldü. “Ne içersin?” diye sordu. “Gerçi Rakı ve viski sevdiğini biliyorum!” diye ekledi hemen. “Hikayelerde hep onu içiyorsun” diye güldü. “Tamam… Ama içkiler benden, sen mezeleri hazırla” diye yanıtladım. “Tamam” dedi. Telefonu kapattıktan birkaç dakika sonra da evin konumunu gönderdi. Akşam sat 7 gibi buluşmaya karar verdik whtasup üzerinden.

Cuma akşamı saat 7’de elimde bir buket çiçek, iki şişe rakı ve bir şişe viski ve biraz ıvır zıvır ile Elçin’in evinin kapısındaydım. Zile bastım. Birkaç saniye sonra kapı açıldı. Elçin ile yüz yüzeydik. Yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. “Hoşgeldin” diye içeri buyur etti elimdekileri alıp. “Harika görünüyorsun” diye gülümsedim. “Teşekkür ederim” diye yanıtladı. Üzerinde mavi V yaka bir bulüz, altında da diz üstünde mini etek vardı. Ten rengi çorapları, bacaklarını fazlasıyla çekici gösterirken, çıkık kalçası mini eteğinin yukarıda pot yapmasına sebep oluyordu. Saçlarını topuz yapıp boynunun tüm güzelliğini ortaya çıkarmış, yüzüne de hafif, mavi tonlarla bir makyaj yapmıştı. İçeri geçtim. Beni salona aldı. Harika bir masa hazırlamıştı. Envai çeşit meze… “Hadi hemen masaya oturalım” dedi. Evi keyifliydi. Sade ve modern. “İkea’dan showroom yapmışsın” diye güldüm. “Evet ya, çok hoşuma gidiyor, hem de keyif alıyorum” diye güldü. Ufak ufak yemeye, içmeye ve sohbet etmeye başladık.

İlk duble bittiğinde Elçin de ben de üzerimizdeki gerginliği bayağı atmıştık. Konu döndü dolaştı ve benim b l o g s p o t nokta c o m daki yetiskinlerehikayeler e geldi. “bu kadar çılgın bir hayat … gerçekten hepsini yaşadın mı?” diye sordu. Güldüm. “Şimdi, bu gün itibariyle bu hafta sonu yaşadıklarımı yazdığımı varsayalım, okuduğunda gerçek olduğuna inanacak mıydın?” diye sordum. Güldü. “İşte böyle birşey…. bazen ben de yazdıklarımı yaşayıp yaşamadığıma inanmakta zorlanıyorum, öte yandan bak şimdi burada seninle karşılıklı rakı içiyoruz” diye güldüm ve kadeh kaldırdım. Gülümsedi. “Peki başkalarının hikayeleri? Yani hikaye içinde hikaye yazıyorsun, onlar gerçek mi?” diye sordu. “Anlatsana” diye yanıtladım. “Nasıl yani?” diye güldü. “Hadi anlat… bana yaşadığın en çılgın hikayeyi anlat” diye güldüm. “Ciddisin sen?” diye yanıtladı. “Evet, bana gerçek bir hikayeni anlat” diye güldüm. “sadece anlat” diye güldüm. “Yazacak mısın?” diye sordu. “ister miydin?” diye yanıtladım. Çantamdan küçük laptopumu çıkarıp masaya koydum. blog uma yeni hikayeyi yazacak şekilde ayarlamaya çalışırken, o da yerinden kalkıp benim yanıma geldi. “Hadi başla” diye söyleyince anlatmaya başladı.

“Üniversiteye gidiyordum. Bitirme tezim vardı.Mayıs ayı falan. Birsürü kaynak var ama sonuç yok. Tek başıma yetiştirebileceğim bir şey olmaktan çıkmıştı. Tez yazan yerleri tek tek gezmeye başladım ama hepsi çok yoğun olduğu için yazmıyorlardı. Kaldı ki yazacak bile olsalar benim o kadar param yoktu. Evden de isteyemezdim. Birkaç dükkan daha gezdim ama sonuç yoktu. Mahvolmuştum. Okulda da biraz araştırdım ama herkes kendi derdine düşmüştü. Para ayrı dert, tezin yetişmemessi ayrı dert… Okulda o tez yazan dükkanlardaki çocuklardan birini gördüm. Anlaşılan öğrenciydi o da. Silk bir tip. Etrafta çok fazla insanla diyaloğu yok… Yanına gidip selam verdim, Daha ilk senesiymiş. 18 yaşında. Derdimi bir daha anlattım, bak sen de öğrenciymişsin falan diye. Üzerimde mini etek vardı. Ve çocuğun gözlerini bacaklarımda yakalamıştım. O anda işte çaresizlik. O arada bacak bacak üstüne atıp küçük bir frikik verdim. Gözleri yuvalarından fırlayacak gibi oldu. Anlaşılan bu çocukla biraz oynarsam, tezimi yazdırabilecektim. Açlığı belliydi. Ve onun istediği şey bende vardı. “Tezimi yazarsan eğer bedelini sana fazlasıyla öderim.” diye mırıldandım. “Anlamadım” dedi. “Benim evimde, tezimi yaz…” diye fısıldadım kulağına. Yutkundu. “Saat 5de burda buluşup bana gidelim” diye ekledim fısıldamaya devam ederek. “Tamam mı?” diye sordum. Yutkundu “tamam” diyebildi.

“Anlaşılan, taktiğin işe yaramış” diye güldüm. “Aman, işte gençlik, çaressizlik… Altı üstü gösterip vermeyeceğim diye düşünmüştüm ama öyle olmadı” diye kikirdedi. “Nasıl yani?” dedim. “Neyse, bununla buluştuk. İsmi Barış. Birlikte dolmuşa atlayıp benim eve gittik. Arada konuşmaya çalışıyordum ama çocuk hep kısa ve net cevaplar veriyordu. Neyse, eve gittik. Bir işe kalkışmıştım ama ne yapacağımı, nasıl yapacağımı da bilmiyorudm. Çocuk da çok ketumdu. Bu işime geliyordu ama zorlaştırıyordu da. Eve girdik. Teklif ettiğim şeyin farkındaydım artık. Ama nasıl olacaktı bilemiyordum. 25 yaşımdaydım, 19 yaşıda bir çocuğa tezimi yazması karşılığı daha fazlasını teklif etmiştim resmen. Eve girince birer kahve yaptım. Barış’a verdim ve karşısındaki koltuğa oturdum bacak bacak üstüne atıp. Barış gözlerimi bacaklarımdan alamıyordu resmen. Eteğim alçak koltukta iyice belime toplanmıştı zaten. Eminim ki kiloduma kadar görüyordu. “Kahve içince başlar mısın?” diye sordum gülümseyerek. Doğrulup tezin el yazımı sayfalarını ona uzatırken ciddi bir frikik daha vermiştim. Gözlerini bacak aramadan yukarı doğru önce teze kaydırdı, aldı, sonra da gözlerime baktı. Sonra tezin sayfalarını karıştırıp “Bunu yazmak x TL tutar” dedi. “Anlamadım” dedim. “Bedelini fazlasıyla öderim demiştin ya, senin tezini yazmak aşağı yukarı x TL tutar” diye yanıtladı tekrar. Anlaşılan bizim çocuk sağlamcıydı. “Biraz peşinat verirsen, geri kalanını ödeyeceğinden emin olurum” diye ekledi. “Nasıl yani?” dedim. “Yani işte yarısını ver ki, ben de başlayayım yazmaya. Bitince geri kalanını verirsin” diye devam etti. “yani, ben o kadar parayı nerden bulurum şimdi” diye yol yapmaya çalıştım ama çocuk kararlıydı. Anladım ki ben ondan daha çaresiz durumdaydım. O ise kozu güçlü olandı. “Anlaşılan paran yok” diye son noktayı koyduğunda artık yapacak hiçbirşeyim kalmamıştı. Koltuktan kalktım. Ona doğru yürüdüm. “Başka şekilde ödesem” diye göz süzüm dudak büktüm. “Para dışında nasıl bir ödeme yöntemi olabilir ki?” diye sordu. “Takas” diyiverdim. “Yani, tezini yazınca bana bilgisayarını vermeyi planlıyorsan o anca 10’da birini eder” diye yanıtladı donuk bir şekilde. Çocuk ya çok akıllıydı ve beni istediği yere getiriyordu, ya da gerçekten saftı. “Hayır.. öyle değil” diye gülümsedim. “Peki nasıl?” diye sordu tekrar. Resmen çaresizlik içinde çıkış arıyordum. Yanına oturup biraz daha yalvarmaya başladım ama çocuk ısrarcıydı. Hiç yumşamıyordu. Sonunda “Böyle ödesem?” diye dudaklarına yapıştım istemeye istemeye. Önce tepki vermedi. Sonra dudaklarını hareketlendirip öpüşmeye başladık. “Bu makul bir ödeme yöntemi” diye mırıldanıp ellerini başıma götürdü ve iyice daldı dudaklarıma. güzel de öpüşüyordu. Ellerini belime doğru kaydırıp beni kucağına çekti. Yanlamasına oturdum öpüşmeye devam ederken, “Bundan keyif almak istiyorum” diye gülümsedi dudaklarını geri çektikten sonra.

“Tamam…. Teklifini kabul ediyorum.” diye yanıtladı. Bir elini bacaklarımda gezdirmeye başlarken. “O zaman bu peşinat olsun” diye dudaklarıma yine yapıştı. Deli gibi öpmeye başladı beni. Eli hızlıca bacak aramdan kadınlığıma kaymıştı. Eteğim çoktan kasıklarıma kadar toplanmıştı. Kilodumun kenarından parmaklarını kadınlığıma götürürken dudakları boynuma ve göğüslerime doğru kayıyordu. 19 yaşındaki çocuğa tezimi yazması için orospuluk yapıyordum resmen.” diye devam ederken elimi aşağıya indirdim ve Elçin’in bacağını hafifçe okşadım. Gülümsedi. “Bu hoşuma gitti” diye yanıtladı.

“Çocuk parmağıyla kadınlığımı okşamaya başladığında ben de artık keyif alma kararı aldım. Üzerimdeki tshirtü ve sütyeni bir çırpıda çıkardığımda göğüslerime saldırdı resmen. Dolgun göğüslerimin uçlarını ısırıp yoğuruyor, emiyor ısırıyordu. Allahtan sevişmeyi biliyordu. Başını göğüslerimden çekip gözlerimin içine baktı. Beni yavaşça kucağından kaldırırdı. Sırım ona dönük şekilde ayağa kaldırıp eteğimin fermuarını açtı. Kalçalarımdan aşağğı yavaşça indirirken dudakları ve dili kalçalarıma yumuldu hemen. Kilodumla birlikte indirmişti aşağıya eteğimi. Parmaklarını tekrar kadınlığımda gezdirdi. Bir yandan da kendi pantolonundan ve tshirtünden kurtulmaya uğraşıyordu. Sonunda çıkarmıştı. Kasıklarımdan tutup kendine doğru çekti ve kucağına oturttu aletinin üzerine. Oğlandaki yarak değil resmen beyzbol sopasıydı. “Bu ne” diye fırladım kucağından. Resmen göbeğine kadar uzanıyordu kalın ve damarlı aleti. “Bu… işte bu” diye yanıtladı. “Büyükmüş” diye yanıtlayabildim. Önüne oturup aletini sapından kavradım. Gerçekten sağlam aleti vardı çocuğun” diye kikirdedi Elçin. Bakire değildim. Çok seks düşkünü bir kız da değildim. Üç yada dört tane ilişki yaşadığım akranlarım olmuştu ama bu en büyüğüydü resmen. Aleti sapından kavrayıp başını ağzıma aldım. Barış saçlarımdan tutup biraz daha yanaştırdı beni kendine. Biraz yaladım. Taşaklarıyla oyalandım. Niyetim içime almadan boşalmasını sağlamaktı. Elimle sıvazlayıp başına dil darbeleri atıp yalıyor, dilimi yukarı aşağı kaydırıyordum. Barış iyice zevke gelmişti. “Hadi patlat beni, ağzınla patlat ilkini” diye inlemeye başladığında sıvazlamalarımı hızlandırdım. Dilimle başının etrafında ıslak darbeler atmaya devam ederken ilk spermlerini burun deliklerimin içine fışkırttı resmen. Devamını ise yüzüme ve göğüslerime. Aleti hala küçülmemişti. Elimle sıvazlayıp son kalan spermleri de aletini sıkarak çıkarttım dışarıya. Yerden tshirtümü alıp elimi ve aletini sildim Barış’ın. Tam birşey diyecekti ki “Umarım peşinatı kabul edersin” diye güldüm. ” diye ilk bölümünü anlattı Elçin hikayesinin.

“Ooo… burada da birileri uyanmış” diye mırıldandı elini pantolonumun üzerinden aletimle buluşturduğunda. Sonra da dudaklarıma uzanıp öptü. “Bunu da biraz rahatlamanın zamanı” deyince sandalyemi geriye kaydırdım. Elçin pantolonumun fermuarını açıp aletimi dışarı çıkardı. “ooo… gerçekten anlattığın gibisin” diye güldü ve aletimi ağzına yerleştirdi. Somurmaya başladı önce. Sonra diliyle yaladı etrafını. Başının üzerinde dilini ustaca ve yumuşakca gezdirip sınırlarımı zorlamayı başarıyordu. Gerçekten iyiydi oral sex konusunda. Bana iliğimi kemiği sömüren Buket’i hatırlatmıştı.

Ustaca yalıyordu. Dilinin baskısını hissediyordum ama sanki bir kadınlığın içi kadar sıcak, ıslak ve yumuşaktı. Dudaklarıyla kavradığında dişlerine hiç temas ettirmemeyi başarıyordu. Eliyle sıvazlaması ise bütün bunların üzerine ayrı bir keyif veriyordu. Yumuşak ve dolgun avuç içiyle aletimi tam anlamıyla kavrıyordu resmen. Ve beni zirveye gerçekten hızlı yaklaştırıyordu. “ooff… çok iyisin” diyerek okşadım saçlarını usulca. Başını aletimden çekip gözlerimin içine baktı. Sonra tekrar yumuldu aletime. Belki 5 belki 10 dakika. Masada bir yandan rakı içiyor, bir yandan da Elçin’in oral seksinin keyfini çıkarıyordum.

Aletimi sapından karvadı. Dilini sadece başında gezdirmeye başladığında artık sona gelidğimi anlamış olmalıydı ki birden hızlıca sıvazlamaya başladı. “Hadi hadi” diye inlediğimde ise spermlerimi ağzına doldurmaya başlamıştım bile. Deli olmuştum. Bu kadar kısa sürede boşlaltması ise heyecan vericiydi. Corona hapsi bu hafta sonu bayağı eğlenceli geçecekti kesinlikle.

Genel içinde yayınlandı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir